Home Sağlık HaberleriKanserHastaya Kanser Olduğu Nasıl Söylenir?
Hastaya Kanser Olduğu Nasıl Söylenir?

Hastaya Kanser Olduğu Nasıl Söylenir?

Kanser teşhisi konmuş olan bir hastaya kanser olduğu söylenmeli mi, kanser hastasına hasta olduğu nasıl söylenmeli makalemizde.

Günümüzde kanser hastalarında çoğaltma gözleniyor. Mütenevvi nedenlerden nedeniyle husule gelen kanser hastalığında, hastaya kanser olduğunu bildirmek içten mudur, eğer söylenecekse de nasıl söylenmelidir merak edenler için uzmanlarımıza danıştık ve soruların yanıtlarını aldık. Humanite Psikiyatri Tıp Merkezi Direktörü ve İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Psiko-Sosyal Onkoloji bilim dalı kurucusu Prof. Dr. Sedat Özkan, hastaya kanser olduğu nasıl söylenir veya söylenmeli mi şöyle açıkladı:

Hasta yakınları için en baskı konulardan biri, hastaya kanser olduğu haberinin nasıl verileceği… Hatta birçok hasta yakını bu zorlama süreçte kanserin türü, tedavisi, iyileşme olasılığı gibi konulardan önce bu noktayı düşünüyor. Çünkü çare, teşhisin konulduğu ve hastaya açıklandığı andan itibaren başlar. Çoğu hasta yakını, kanser kelimesinin psikolojik olarak hastayı daha fazla çökerteceği ve bu bilginin çare sürecini negatif yönde etkileyeceği korkusuyla hastalığı gizlemeyi seçim ediyor. Peki hangisi içten? Hastalığı gizlemek mi, kanser olduğunu bildirmek mi?

Hastaya kanser olduğu söylenmeli mi?
Hastaya kanser olduğunu ilk defa açıklarken çok dikkatli olunmalı, çünkü bu gelecekteki tedavisinde kayda değer bir yer miktar. Eskiden kanser tanısı konulan hastadan bu bilgi saklanılır, yalnızca yakınlarına söylenilirdi. Acilen çoğu Batı ülkesinde kanser tanısının konulduğu ilk elden hastaya söyleniyor. Bundan Böyle hastalar gerçeği bilmeyi, belirsizliğe seçim ediyor.

Hastaya kanser olduğu kim göre ve nasıl söylenmeli?
Kanser teşhisi, hastayı iyi tanıyan ve tedavisine muavin olacak hekim kadar hastaya aracısız olarak söylenmeli. Doktorun hangi statüde olduğu önemli yok. Manâlı olan doktorun empatik ve bilgili olması. Hasta bunu tesadüfen öğrenirse, daha çok kaygılanır. böylece tanının konulduğu planlanarak, aracısız ve yüz yüze söylenmeli. Özel bir odada maksimum iki veya üç onkoloji personeli olmalı; hasta giyinik bir şekilde doktorla aynı hizada oturmalı. Her türlü telefon ve çağrı cihazı kapalı olmalı, mülâkat bölünmemeli. Hastanın yanına bir yakının bulunması durumu azıcık daha kolaylaştırabilir. Konuşma iki aşamalı olmalı. Önce hastanın ne değin data sahibi olduğu yoklanarak, test sonuçlarını anlayıp anlamamış olduğuna uyarı edilebilir. Eğer hasta hazırlıksızsa bu süreç birazcık daha uzatılmalı. Kanser kelimesi aracısız olarak kullanılmalı, ama fazla sert bir dille söylememeye itina gösterilmeli. Hastanın rahatsızlığı hakkında ne değin veri sahibi olduğu yoklandıktan daha sonra “Daha pozitif data vermeye devam edebilir miyim?” diye sorulmalı. Bu eğer hasta yandaki yakınının duymasını istemiyorsa, ona bir uyarıdır. Konuşmaya “Sana fena haberlerim var” diye başlanabilir. Bu hastanın şok olmasını engeller.

Hastalıkla ilgili bütün detaylar anlatılmalı mı, ne dek data verilmeli?
Ilk etapta ne değin ayrıntılı veri verileceği söylev sürecinin nasıl geliştiğine bağlı. Bir Takım hastalar daha detaylı bilgi isterler. Dolayısıyla hastaya daha artı veri isteyip istemediği aracısız sorulabilir. Örneğin bir takım hastalar ne değin acı çekeceklerini merak ederken bazıları da ailelerinin geleceğini düşünürler. Bunun yanında hastaya daima umut verilmeli ve realist, artı şeyler söylenmeli. Bazı hastalar aynı bilgilerin hepsini ilk seferde akıllarında tutamazlar. Dolayısıyla doktor benzer şeyi ilerleyen zamanlarda yinelenmek durumunda kalabilir. Hastanın kızgınlıkla ağlaması normal karşılanmalı, hastaya sinirlenilmemeli ve onu mutlaka dinlemeli. Eğer hasta ile konuşan hekim da kederli ise, bunu hastadan saklamamak gerekir. Hasta kendi durumuna üzülen bir onkoloji personeli gördüğünde sıcaklık hisseder. yine de bu duyguları abartılı bir şekilde göstermemekte fayda var. Hastaya dokunarak teşebbüs ve esprili olma bir takım hastalar için daha iyi olur. Fakat bu şekilde yaklaşımda duruma ve kişiye uygun şekilde fazla titiz davranılmalı. Aksi takdirde koşul daha da fena olabilir.

Hastanın sorularına nasıl yanıt vermeli?
Birçok hastaya kanser olduğu söylendiği süre derhal, iyileşip, iyileşemeyeceğini, ne değin ömrü kaldığı gibi sorular sorarlar. Çoğunlukla bunları doktorlar kesinkes bilmezler. Bu tereddüd de çoğu hastayı tedirgin eder ve doktorlarının onlardan bir şeyler sakladığı düşüncesine kapılırlar. Kendilerini zorlama aşağı hisseden doktorlar ise bir vakit aralığı verirler. Örneğin “Altı aylık ömrünüz kaldı” gibi. Bu fazla hatalı, çünkü hasta ve çevresindekiler hayatlarını doktorun verdiği bu süre üstüne kurar ve her şeyi ona kadar ayarlarlar. Eğer ölüm söylenen zamandan daha önce gerçekleşirse, hasta yakınları doktorun kendilerine yalan söylemiş olduğunu düşünürler. bir de hasta söylenen zamandan daha uzun yaşarsa doktora hiddet duyarlar. En iyisi genel bir yanıt vermektir (yıl olarak değil de, ay olarak düşünmeliyiz, kimin ne süre öleceği muhakkak değil gibi).

“Nasıl öleceğim?” sık karşılaşılan diğer bir soru. Bazı hastalar geçmişte çevrelerindeki insanların farklı alanlara yönlendirilmiş şekilde ölümlerine şahit olduklarından, örneğin nefes alamayarak vefat etmek gibi spesifik bir şekilde ölmekten korkarlar. Birçok hasta ağrısız ölebileceği gibi bazılarının acı çekmemesi teftiş edilemez. Bu gibi durumlarda hastanın korkuları dinlenmeli, hastaya yalan söylenmemeli. Yumuşak bir şekilde hastanın rahatlaması için yapılması gerekenler önerilmeli. başkaca hastanın emin cevap istediği sorulara başka bir soru ile cevap verilebilir. Örneğin “Bu soruyu sormanızın özel bir nedeni var mı?” veya “Bu konu hakkında birazcık daha soru sormak ister misiniz?” gibi.

Hastaya Kanser Olduğu Nasıl Söylenir?